Yeni yılın yaklaşmasıyla birlikte, eğlence sektörünün en çok merak edilen konularından biri de ünlü sanatçıların sahne ücretleri ve programları oldu. Türk müziğinin efsanevi ismi İbrahim Tatlıses, yılbaşı gecesi için Gürcistan’ın Batum şehrini tercih ederek hayranlarına sürpriz yaptı. Grand Bellagio Batumi’nin özel gala gecesinde sahne alacak “İmparator”un, bu performans karşılığında 140.000 dolar, yani yaklaşık 6 milyon TL gibi dudak uçuklatan bir ücret alacağı öğrenildi. Tatlıses’in kariyerinde ilk kez Batum’da sahne alacak olması, hem uluslararası alanda Türk sanatçılara olan ilginin bir göstergesi hem de özel yılbaşı eğlence programlarının ne denli büyük bütçelerle organize edildiğinin kanıtı niteliğinde. Bu tür etkinlikler, sanatçıların küresel çekiciliğini ve sahne performanslarının ekonomik değerini çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor.

Öte yandan, Türkiye içindeki eğlence dünyası da benzer tartışmalarla gündeme geldi. Ünlü komedyen Ata Demirer’in İstanbul’daki yılbaşı gösterisinin bilet fiyatları, sosyal medyada geniş çaplı bir tartışma başlattı. Birinci kategori için 75.000 TL, ikinci kategori için 60.000 TL gibi rakamlarla satışa sunulan biletler, “Bu paraları gerçekten veren var mı?” yorumlarıyla büyük yankı uyandırdı. Bu durum, eğlence sektöründeki lüks tüketimin ve özel deneyim arayışının geldiği noktayı gözler önüne seriyor. Sanatçıların marka değeri, sınırlı sayıda sunulan özel gösteriler ve hedef kitlelerinin satın alma gücü, bilet fiyatlandırmalarında belirleyici rol oynuyor. Daha önce Tarkan’ın konser biletleri de benzer yüksek fiyatlarla gündeme gelmiş ve bilet satış sitelerinde yoğunluk nedeniyle çöküşlere neden olmuştu. Bu olaylar, üst düzey sanatçıların performanslarına olan talebin ne denli güçlü olduğunu ve bu talebin nasıl bir ekonomik değere dönüştüğünü açıkça gösteriyor. Eğlence sektörünün bu segmenti, sadece sanatçıların kazançlarını değil, aynı zamanda özel organizasyonların, mekanların ve ilgili tüm hizmet sağlayıcıların ekonomisini de doğrudan etkiliyor.

Cemiyet hayatının öne çıkan isimlerinden Özlenir Holding Yönetim Kurulu Başkanı Tahsin Özlenir ve Semra Özlenir’in büyük oğulları Sarper Özlenir, iş insanı Aslı Aydede ile hayatlarını birleştirme yolunda ilk adımı attılar. Urla’da aile arasında düzenlenen sade bir törenle nişanlanan çiftin bu özel günü, yakın dostları tarafından da yalnız bırakılmadı. İş dünyasının iki önemli ailesini bir araya getiren bu birliktelik, gelecek yaz düzenlenecek düğünle taçlanacak. Bu tür evlilikler, sadece kişisel bir mutluluk kaynağı olmakla kalmayıp, aynı zamanda iş dünyasındaki sosyal bağların güçlenmesine ve aile şirketleri arasındaki ilişkilerin derinleşmesine de zemin hazırlayabiliyor. Toplumsal yaşamın önemli bir parçası olan bu tür gelişmeler, kamuoyunda da ilgiyle takip ediliyor.

Sağlık alanında ise, 14 Kasım Dünya Diyabet Günü vesilesiyle önemli bir farkındalık çalışması hayata geçirildi. “Diyabet ve İş Yerinde İyi Olma Hali” başlığı altında başlatılan program, Türk Diyabet Cemiyeti, Türkiye Diyabet Vakfı, Diyabet Diyetisyenliği Derneği ve Diyabet Hemşireliği Derneği iş birliğiyle hazırlandı. 8 hafta sürecek “İş Yerinde Diyabetle İyi Yaşam” eğitim programı, çalışanların diyabetle ilgili bilinç düzeyini artırmayı ve iş ortamlarında daha sağlıklı yaşam alışkanlıkları benimsemelerine yardımcı olmayı hedefliyor. Modern iş hayatının getirdiği stres ve hareketsizlik gibi faktörlerin diyabet riskini artırdığı düşünüldüğünde, bu tür kurumsal sağlık programları büyük önem taşıyor. İş yerinde sağlık ve iyi olma halinin desteklenmesi, hem bireysel refahı artırıyor hem de şirketlerin genel verimliliğine ve çalışan memnuniyetine olumlu katkıda bulunuyor. Bu girişim, kurumsal sosyal sorumluluk anlayışının giderek daha fazla benimsendiğinin bir göstergesi olarak da değerlendirilebilir.

Türk iş dünyasının uluslararası alandaki başarısı, Harvard Business School’da ders konusu olarak ele alındı. ESAS Holding’in aile şirketi yapısı ve sürdürülebilir iş başarısı, 7 yıldır Harvard’ın müfredatında yer alan iki ayrı vaka çalışmasıyla inceleniyor. Bu kapsamda, ESAS Holding yöneticilerinden Emine Sabancı Kamışlı, oğlu Fethi Sabancı Kamışlı ve yeğeni Can Köseoğlu, Harvard’a davet edilerek öğrencilerle bir araya geldi. Aile şirketlerinde halefiyet planlaması, etkin yönetim stratejileri, kurumsal yapının oluşturulması ve uzun ömürlü bir işletmenin temelleri gibi konulardaki deneyimlerini paylaşan üçlü, küresel çapta iş liderlerine ilham kaynağı oldu. Türk şirketlerinin, dünyanın en prestijli eğitim kurumlarından birinde örnek gösterilmesi, ülke ekonomisinin gelişimini ve iş dünyasının uluslararası rekabet gücünü simgeliyor. Bu tür akademik işbirlikleri, Türkiye’nin iş modellerinin ve yönetim yaklaşımlarının global ölçekte tanınmasına önemli katkı sağlıyor.

Yoğun iş temposuna rağmen aile bağlarını her zaman ön planda tutan isimlerden biri de Galatasaray’ın eski yöneticisi ve iş insanı Emir Sarıgül oldu. Sarıgül, ara tatili fırsat bilerek kızları Ayşenaz ve Azra ile birlikte İngiltere’nin başkenti Londra’ya keyifli bir seyahat gerçekleştirdi. Şehrin tarihi ve kültürel mekanlarını ziyaret eden baba-kız üçlüsü, birlikte kaliteli zaman geçirerek unutulmaz anılar biriktirdi. Emir Sarıgül’ün bu özel tatil karelerini sosyal medya hesabından paylaşması, takipçilerinden büyük ilgi gördü. Bu durum, kamusal figürlerin özel yaşamlarındaki aile odaklı anların, geniş kitleler üzerinde pozitif bir etki yarattığını gösteriyor. İş hayatındaki başarıların yanı sıra, kişisel yaşamda aileye verilen önemin vurgulanması, birçok kişi için rol model teşkil ediyor. Modern yaşamın getirdiği zorluklara rağmen aileyle geçirilen zamanın değeri, bu tür paylaşımlarla bir kez daha hatırlatılıyor.