Venezuela’da Gündem Savaş mı, Geçim Derdi mi? Halkın Gözünden Bir Ülke Gerçeği
Venezuela, dış tehditlerle iç ekonomik zorluklar arasında sıkışmış durumda. Bir yandan ABD’nin askeri müdahale olasılığı ülkeyi diken üstünde tutarken, diğer yandan sıradan vatandaşlar için asıl mesele, günlük hayatta karşılaşılan geçim sıkıntısı olarak beliriyor. Hükümetin alarm zilleri çalmasına rağmen, sokaktaki insan için öncelik bambaşka.
Caracas’ın popüler Quinta Crespo pazarında, siyasi gerilimlerin gölgesinde bile yaşam devam ediyor. Alejandro Orellano gibi birçok esnaf, ABD saldırısı ihtimalinden çok, dolar kurundaki durdurulamaz artışın yarattığı yıkıcı etkilere odaklanmış durumda. Ekonomik belirsizlik, her şeyin üzerinde, bireysel hayatta kalma mücadelesinin en büyük engeli haline gelmiş durumda.
Pazardaki boş koridorlar, ülkenin içinde bulunduğu derin ekonomik krizin görsel bir kanıtı. Taze ürünlerle dolu tezgahlar bekleyen müşterilerden yoksun kalıyor. Örneğin, bir kilogram tavuğun fiyatı, resmi aylık asgari ücretin dört katına ulaşmış durumda, bu da temel gıda maddelerine erişimi lüks haline getiriyor. Hükümetin sağladığı ikramiyeler dahi emekliler ve kamu çalışanları için yetersiz kalıyor, hanelerin temel ihtiyaç sepetini doldurmaktan çok uzak.
Ülke dışındaki tehditler de göz ardı edilemez boyutlara ulaşıyor. ABD Başkanı Donald Trump’ın askeri harekat tehditleri, eylül ayından bu yana Venezuela yakınlarına 15.000’den fazla asker ve USS Gerald R. Ford gibi dünyanın en büyük uçak gemisinin konuşlandırılmasıyla somut bir hal aldı. Bu yığılma, bölgedeki gerilimi tırmandırarak diplomatik arenada endişeleri artırıyor.
Son haftalarda, ABD havacılık otoritelerinin güvenlik uyarıları üzerine en az yedi uluslararası havayolu şirketi Venezuela’ya yapılan uçuşlarını iptal etti. Karayip ve doğu Pasifik’te ‘narkotik tekneleri’ne yönelik hava saldırılarında 83 kişinin hayatını kaybetmesi dikkat çekiyor. Washington bu saldırıları uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele olarak açıklasa da, analistler bu eylemlerin Maduro hükümetini devirme planının bir parçası olabileceği şüphelerini dile getiriyor.
Bu askeri ve ekonomik baskının arkasında, Maduro hükümetinin uluslararası alandaki meşruiyet sorunu yatıyor. 2024’teki tartışmalı başkanlık seçimleri, ABD ve birçok Latin Amerika ülkesi tarafından kabul edilmedi. Bu durum, mevcut gerilimi ve potansiyel dış müdahale ihtimalini derinleştiren temel bir siyasi çatlağı temsil ediyor.
Ülke içinde ise, halkın yaşamı üzerinde daha az görünür ancak daha derin bir etki bırakan bir başka gerçek var. 2024’teki hükümet karşıtı protestoların ardından, birçok Venezuelalı hassas konular hakkında açıkça konuşmaktan çekiniyor. Halk, devlete karşı eleştirel bir tutum sergilemenin potansiyel sonuçlarından endişe duyuyor.
Protestolar sırasında ve sonrasında yaşananlar, bu korkunun gerçek temelleri olduğunu gösteriyor. Resmi rakamlara göre 2.000’den fazla kişi gözaltına alınırken, sivil toplum kuruluşları hâlâ 884 siyasi tutuklunun bulunduğunu bildiriyor. Birleşmiş Milletler uzmanları, seçimler ve sonrası protestolar bağlamında siyasi zulüm, aşırı güç kullanımı, zorla kaybetmeler ve yargısız infazlar gibi ağır insan hakları ihlallerini belgelemiştir.
Böylesine karmaşık bir ortamda, 74 yaşındaki Consuelo gibi vatandaşlar, olası bir ABD müdahalesi konusunda şüpheci bir duruş sergiliyor. “Ne olacaksa olsun!” diyerek belirsizliğin yol açtığı sinir bozukluğundan kaçınmaya çalışıyor. Emekli bir üniversite profesörü olan Consuelo, duygusal stresin sağlığı olumsuz etkileyebileceğini vurgularken, “panik alışverişleri” yapacak gücü olmadığını, çünkü buna yetecek parasının olmadığını belirtiyor.
Bu anlatılar, Venezuela’da hayatın nasıl aktığını gözler önüne seriyor. Uluslararası siyasetin büyük hamleleri ve hükümetin savaş hazırlığı söylemleri, sokaktaki insanın günlük ekmek derdinin ve kişisel güvenliğinin gölgesinde kalıyor. Halkın büyük bir kesimi için, hayatta kalmak ve ailesini geçindirmek, ülkenin kaderini belirleyebilecek jeopolitik oyunlardan çok daha gerçek bir endişe kaynağı.
Venezuela, hem iç dinamikleri hem de dış baskılarla şekillenen, oldukça kırılgan bir denge üzerinde duruyor. Siyasi gerilimler tavan yaparken, halkın direnci ve geçim mücadelesi, ülkenin en belirleyici unsuru olarak öne çıkıyor. Bu belirsizlik atmosferinde, her yeni gün, savaş korkusu ile yaşam mücadelesi arasındaki ince çizgide bir başka sınavı beraberinde getiriyor.
İlgili
Nisa Kılıç (27) — Kültür & Toplum Araştırmacısı Nisa Kılıç, sosyoloji eğitiminin ardından çeşitli kültürel projelerde araştırmacı olarak görev almış bir yazar. Toplumsal dönüşümler, şehir yaşamı, modern birey davranışları ve dijital kültür üzerine yoğunlaşır. Blogunda hem analitik hem de insani bakış açısıyla yazılmış incelemeler ve gözlemler paylaşır.


