Bugün Türkiye’nin gündemi, hem siyasi arenada alınacak kritik kararlar hem de ekonomiden gelen dikkat çekici başarı hikayeleriyle doluydu. Gözler, ülkenin hassas konularından birini masaya yatıracak olan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun toplantısına çevrilirken, inşaat sektöründen gelen rekor büyüme haberleri de ülke ekonomisinin direncini bir kez daha ortaya koydu. Bu iki farklı gelişme, Türkiye’nin dinamik yapısını ve sürekli değişen çehresini gözler önüne serdi.

Siyasi Gündemde İmralı Ziyareti: Partilerin Tavırları ve Beklentiler
Saat 15.00’te toplanması beklenen Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun en önemli gündem maddesi, siyasetin uzun süredir tartıştığı İmralı’ya yapılması planlanan ziyaret ihtimaliydi. Bu ziyaret, özellikle MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Gerekirse İmralı’ya ben giderim” şeklindeki çıkışıyla kamuoyunda geniş yankı bulmuş ve ülkenin “Terörsüz Türkiye” hedefi bağlamında yeni bir dönemin kapılarını aralama potansiyeli taşımıştı. Komisyonun bu konudaki oylaması, ülkenin geleceği açısından büyük bir merakla bekleniyordu.

Partilerin bu hassas konudaki duruşları da toplantı öncesinde netleşmeye başladı. AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler, İmralı ziyaretine olumlu yaklaştıklarını ve eğer oylama yapılırsa “evet” oyu kullanacaklarını belirterek, hükümetin bu konuya verdiği önemi gösterdi. Bu tutum, ziyaretin gerçekleşme ihtimalini önemli ölçüde güçlendirdi. MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız ise MHP adına komisyonda yer alacak ismin kendisi olacağını açıkladı. Yıldız, “Oy birliğiyle karar alınmasını arzu ederiz” diyerek, kararın tüm siyasi partilerin ortak mutabakatıyla alınmasının önemini vurguladı ve CHP’nin de sürece katılımını arzuladıklarını ifade etti.

Ancak ana muhalefet cephesinden farklı bir tavır geldi. CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, İmralı’ya üye vermeyi doğru bulmadıklarını açıklayarak, komisyonda kalacaklarını ancak ziyarete katılmayacaklarını belirtti. Emir ayrıca, bu tür önemli toplantıların milletten gizlenerek yapılmasının doğru olmadığını ifade etti. Bu tutum, siyasi yelpazedeki farklı yaklaşımları bir kez daha gözler önüne serdi. DEM Parti ise ziyarete sıcak baktığını ve Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan’ın açıklamalarına göre Gülistan Kılıç Koçyiğit’in heyette yer alacağını duyurdu. Doğan, özellikle ana muhalefetin ziyarete katılmamasının “çözümsüzlük” veya “barış korkusu” olarak algılanabileceği yönündeki endişelerini dile getirdi. Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un komisyon koordinatör grup başkanvekilleriyle yaptığı toplantı, sürecin nasıl işleyeceğine dair son hazırlıkların yapıldığına işaret etti.

Ekonomide Şantiyeler Hız Kesmiyor: İnşaat Sektöründe Tarihi Bir Zirve
Siyasi gelişmelerin yanı sıra, Türkiye ekonomisinden gelen veriler de ülkenin ekonomik performansına dair olumlu sinyaller verdi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Eylül ayında inşaat sektörü, Türkiye’nin genel ekonomik büyümesinde önemli bir lokomotif olduğunu kanıtladı. İnşaat üretim endeksi, geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 29,9’luk çarpıcı bir artış kaydederek tüm zamanların en yüksek seviyesi olan 150,4 puana yükseldi. Bu, verilerin tutulmaya başlandığı 2017 Ocak ayından bu yana geçen 105 aylık süreçte kaydedilen en yüksek oran olarak tarihe geçti.

Bu rekor büyüme, sektörün farklı alt kırılımlarında da kendini gösterdi. Bina inşaatı endeksi yüzde 31,2’lik artışla 171,9 puana ulaşırken, bina dışı inşaatlar (altyapı projeleri, yollar vb.) yüzde 23,3’lük yükselişle 98,9 puana çıktı. Özel inşaat faaliyetleri ise yüzde 30,1’lik artışla 135 puana tırmandı. Bu detaylı veriler, sektördeki canlanmanın sadece belirli alanlarla sınırlı kalmayıp geniş bir yelpazeye yayıldığını ortaya koydu. İnşaat sektöründeki bu ivme, beraberinde istihdam artışı ve tedarik zincirindeki diğer sektörlere de olumlu yansımalar getiriyor. Ekonomistler, bu yükselişin genel gayri safi yurt içi hasılaya (GSYH) önemli katkı sağlayacağını ve ülke ekonomisinin büyüme hedeflerine ulaşmasında kilit rol oynayacağını belirtiyor. “Şantiye tarafı ciddi şekilde hızlandı” yorumları, sahadaki hareketliliği ve sektörün geleceğe dair güçlü beklentilerini özetlemektedir.

Türkiye, bugün itibarıyla hem siyasi diyalogların hassas dengelerini korumaya çalışırken hem de ekonomik kalkınma yolculuğunda önemli adımlar atmaya devam etti. Her iki alandaki gelişmeler de ülkenin önümüzdeki dönemdeki yönünü belirlemede kritik rol oynayacak.