Rojin Kabaiş Dosyasında Yeni Bir Sayfa: Bir Yıl Sonra Gelen Tanık ve Adalet Arayışı
Van’da genç öğrenci Rojin Kabaiş’in şüpheli ölümü, bir yılı aşkın süredir kamuoyunun derinleşen kaygısıyla takip ediliyor. Geçen yıl 27 Eylül’de kayboluşunun ardından cansız bedeninin Van Gölü kıyısında bulunmasıyla başlayan bu trajik olay, çözüme kavuşturulmayı bekleyen pek çok soru işaretini barındırıyor. Toplum vicdanını derinden sarsan bu vakada, soruşturmanın seyrini kökten değiştirebilecek yeni bir tanık ifadesi, dosyadaki gizem perdesini aralama potansiyeli taşıyarak umutları yeşertti.
Manisa’dan gelen ve savcılığa bizzat başvurarak ifade veren bu kişi, Rojin’in kaybolduğu akşamla ilgili çarpıcı detaylar sundu. Tanığın beyanına göre, olay yerinde “Bir erkek, Rojin’e benzettiğim kızın kolundan tuttu. ‘Yürü gidiyoruz’ dedi. Kız da ‘Babamın haberi var mı?’ diye sordu. O kişi de ‘Var’ yanıtını verdi.” şeklindeki bir konuşmaya şahit olduğu belirtildi. Bu ifade, olayın seyrine dair ilk kez somut bir görgü tanıklığı ihtimalini gündeme getirerek, soruşturmayı yeni bir evreye taşıyabilir ve karanlıkta kalan noktaları aydınlatmaya yönelik önemli bir adım olabilir.
Ancak Rojin’in babası Nizamettin Kabaiş, tanığın bir yıl gibi uzun bir süre boyunca neden sessiz kaldığını sorgulayarak derin kuşkularını dile getirdi. Aile olarak şüphelendikleri kimsenin olmadığını, tüm yakınlarının ifadesinin alınıp DNA örneklerinin verildiğini vurgulayan baba, bu gecikmenin ardındaki nedeni ve tanığın motivasyonunu merak ettiğini belirtti. Öte yandan, genç kızın vücudunda daha önce Adli Tıp Kurumu Biyolojik İhtisas Dairesi raporuyla tespit edilen kimliği belirsiz iki erkeğe ait DNA profillerinin karşılaştırılması için yürütülen çalışma hız kesmeden genişletildi. İlk etapta 134 kişinin DNA profili incelenirken, bu sayı yurt ve üniversite güvenlik görevlileri de dahil olmak üzere 195 kişiye ulaştı; bu da soruşturmanın çok yönlü ve titizlikle sürdürüldüğünü gösteriyor. Kıyaslanacak profil sayısının daha da artabileceği kaydedildi.
Van Barosu Başkanı avukat Sinan Özaraz, kamuoyuna yaptığı açıklamada, tanığın henüz resmi bir beyanda bulunmadığını, sadece savcılığa bir dilekçe sunduğunu açıkladı. Özaraz, iddia edilen olayın gerçekleştiği saatlerde Rojin’in başka bir yerde olabileceğine dair bazı kayıtlar bulunduğunu belirterek, bu yeni ifadenin doğruluğunun ve netliğinin titizlikle araştırılması gerektiğini dile getirdi. Soruşturmanın etkinliğini artırmak ve kısa sürede sonuçlandırmak adına Van Cumhuriyet Başsavcısı, Başsavcı Vekili ve dosyadan sorumlu Cumhuriyet Savcısının koordineli bir takip yürüteceği bilgisi paylaşıldı. Bu üst düzey işbirliği, adli sürecin hız kazanacağı ve karmaşık detayların daha derinlemesine inceleneceği umudunu yeşertti.
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’ne yönelik kusur ve ihmal iddialarına ilişkin aile adına yapılan suç duyurusu hakkında ise 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu gereği “Görevsizlik Kararı” verildi. Bu karara göre, söz konusu fiillerin “görev suçu” kapsamında olması nedeniyle soruşturmanın üniversite yönetimi tarafından yürütülmesi gerektiği belirtildi. Ayrıca, Rojin Kabaiş’in kaldığı Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi kampüsü içinde bulunan Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı KYK yurdunun olası kusurlarına dair yürütülen soruşturma da henüz tamamlanmadı. Otopsi sırasında kullanılan tüplere ilişkin oluşan bulaş şüphesine karşılık, söz konusu tedarikçi, üretici firmalar ve ilgili Adli Tıp Kurumu personelinin detaylı bir şekilde araştırıldığı da öğrenildi; bu durum, her ihtimalin dikkatle değerlendirildiğini gösteriyor.
Bu karmaşık ve trajik olay, sadece bireysel bir trajediyi değil, aynı zamanda üniversite kampüslerindeki güvenlik açıklarını, adli tıp süreçlerinin hassasiyetini ve adli süreçlerin işleyişindeki zorlukları da gözler önüne seriyor. Kamuoyu, adaletin bir an önce tecelli etmesini, Rojin Kabaiş’in ölümünün ardındaki tüm sır perdesinin aralanmasını ve sorumluların hesap vermesini bekliyor. Her yeni bilgi kırıntısı, gerçeğe ulaşma yolunda atılan küçük ama değerli bir adım niteliğinde. Toplumun bu acı verici olaya olan ilgisi, şeffaf bir soruşturmanın ve adil bir yargılamanın önemini bir kez daha vurgularken, adaletin er ya da geç yerini bulacağına dair güçlü bir inancı da beraberinde getiriyor. Aile ve kamuoyu, nihai sonucun bir an önce açıklanmasını sabırsızlıkla bekliyor.
İlgili
Ayla Sezen (32) — Eğitim & Kişisel Gelişim Yazarı Ayla Sezen, eğitim teknolojileri ve öğrenme psikolojisi alanlarında çalışmalar yapan bir içerik uzmanıdır. Kariyeri boyunca farklı yaş gruplarına yönelik eğitim projelerinde görev almış, dijital öğrenme sistemleri üzerine araştırmalar yürütmüştür. Blogunda verimli çalışma teknikleri, öğrenme metodları ve kişisel gelişim konularını işler.


