ÖneÇıkanlar

Diyanet’ten 28 Kasım Cuma Hutbesi: ‘Îsar’ İlkesinin Toplumsal Yaşamdaki Yeri

1764398017283

Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından belirlenen 28 Kasım 2025 tarihli Cuma hutbesinin ana konusu “Fedakârlığın Zirvesi: Îsar” olarak kamuoyuna duyurulmuştur. Bu haftaki vaaz, İslam toplumlarında karşılıklı dayanışma ve yardımlaşma ruhunu canlandırma amacı taşımaktadır. Hutbe metni, bireylerin kendi menfaatlerinden ziyade başkalarının ihtiyaçlarını ön planda tutma sorumluluğunu dini ve ahlaki bir vecibe olarak vurgulayarak, îsar ilkesini merkezi bir kavram olarak işlemiştir.

Hutbe, “Muhterem Müslümanlar” hitabıyla başlayarak, yüce İslam dininin temel hedeflerinden birinin, Allah rızası doğrultusunda birbirini seven, iyilikte yarışan ve karşılıklı yardımda bulunan erdemli bir insan topluluğu oluşturmak olduğunu belirtmiştir. Bu hedefe ulaşmanın yolunun, kişiyi bencillik, cimrilik ve kıskançlık gibi olumsuz özelliklerden arındıran îsar duygusundan geçtiği ifade edilmiştir. Tanıma göre îsar, sadece Allah’ın hoşnutluğunu gözeterek insanların gereksinimlerini mevcut imkanlar dahilinde karşılamaya gayret göstermek, kişinin kendi benliğini düşündüğü ölçüde, hatta ondan daha fazla başkalarını düşünme halidir.

Bu yüksek fedakârlık ilkesi, yaşamın farklı alanlarında kendini gösteren somut davranışlarla açıklanmıştır. Hutbe, îsarın şefkat, merhamet ve sabırla anne ve babanın, eşin ve çocukların gönlünü hoş tutmayı kapsadığını ifade etmiştir. Ayrıca engelli bireylerin hayatlarını kolaylaştırmak adına görmeyenin gözü, konuşamayanın dili, işitmeyenin kulağı, yürüyemeyenin ayağı ve tutamayanın eli olmak gibi pratik yardım şekilleri sunulmuştur. Toplumun ve geniş manada tüm insanlığın iyiliğe ulaşması için maldan, zamandan ve konfordan feragat etme gerekliliği üzerinde durulmuştur. Özellikle yakın çevreden başlayarak akrabalara ve Gazze’deki mazlum kardeşlerimize kadar geniş bir alanda maddi ve manevi desteğin esirgenmemesi gerektiği açıkça belirtilmiştir. Gerektiğinde din, vatan ve mukaddesat uğruna canını feda etmenin de îsarın en yüce mertebesi olduğu vurgulanmıştır.

Hutbe, fedakârlığın en seçkin örneklerinin Hz. Peygamber (s.a.s.) ve seçkin sahabe topluluğunun yaşamlarından alındığını aktarmıştır. Sahabelerin karşılaştıkları bütün güçlüklere metanetle direnç göstermeleri, insanların kalplerinin İslam’a ısınması için büyük çaba harcamaları ve bu yolda daima dua etmeleri örnek teşkil etmiştir. Haşr Suresi’nin 9. ayeti kerimesi olan “Onlar, yiyeceklerini yoksula, yetime ve esire seve seve ikram ederler. Ve şöyle derler: Biz size Allah için ikram ediyoruz; sizden ne bir karşılık ne de bir teşekkür bekliyoruz” ifadesiyle, sahabelerin bu ayetin canlı birer uygulayıcısı oldukları belirtilmiştir. Ayrıca Hz. Peygamber’in “Kendiniz için istediğinizi mümin kardeşiniz için de istemedikçe gerçek anlamda iman etmiş olamazsınız” hadisi şerifi, îsar ahlakının imanın ayrılmaz bir boyutu olduğunu net bir şekilde ortaya koymuştur.

Güncel toplumsal yaşantıda îsar ahlakıyla çelişen çeşitli davranışlar hutbede eleştirel bir yaklaşımla incelenmiştir. Bir yanda ikram etme yarışında olan bireylerin, trafikte yol vermekten kaçınması, tartışma çıkarması, ambulans ve itfaiye gibi acil durum araçlarının geçişini engellemesi veya emniyet şeridini ihlal etmesi gibi tutumlar ibret verici bir tablo olarak sunulmuştur. Engelli bireyler için ayrılmış park yerlerine usulsüzce park etme, çocuklarını uyutan veya hastası olan komşularını yüksek sesli müzik veya televizyon ile rahatsız etme gibi düşüncesiz eylemler dikkat çekici örnekler olarak değerlendirilmiştir. Ticaret alanında ise, kendi tüketimi için gıda alırken son derece titiz davrananların sattığı ürünün kusurunu gizlemesi, son kullanma tarihi geçmiş ürünlerin etiketlerini değiştirmesi ve helal-haram hassasiyetini yitirmesi gibi etik dışı pratikler acı bir gerçeklik olarak dile getirilmiştir. Toplu taşıma araçlarında kendi konforunu önceliklendirip hasta, hamile ve yaşlılara öncelik tanımamak da îsar ruhuna aykırı davranışlar arasında sayılmıştır.

Hutbe, îsarın gereği olarak Maide Suresi’nin 2. ayetindeki “İyilik ve takvâ hususunda yardımlaşın” ilahi davetine icabet ederek, ihtiyaç sahibi her bireye yardım eli uzatmanın ve karşılıklı olarak hayatı yaşanılır kılmanın önemini bir kez daha vurgulamıştır. Her gönüle huzur ve mutluluk ulaştırmanın, bir yetimin duasında veya bir garibin tebessümünde yer almanın manevi değeri öne çıkarılmıştır. Hutbe, Hz. Peygamber’in “Kul, kardeşinin yardımında olduğu sürece, Allah da onun yardımcısı olur” hadisi şerifiyle nihayete ermiş, böylece yardımlaşmanın hem bireysel hem de toplumsal düzeyde ilahi desteği celbeden temel bir eylem olduğu kesin bir mesajla iletilmiştir. Bu hutbe, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın toplumu ahlaki ve manevi değerler ekseninde birleştirme misyonunun ayrılmaz bir parçası olarak kabul edilmektedir.

Zeynep Öztürk

Zeynep Öztürk (30) — Seyahat & Yaşam Tarzı Bloggerı Zeynep Öztürk, farklı kültürleri keşfetmeyi seven profesyonel bir seyahat içerik üreticisidir. Kariyerine turizm sektöründe başlamış, sonrasında tam zamanlı dijital gezgin olarak devam etmiştir. Blogunda seyahat rotaları, bütçe planlama önerileri, gastronomi keşifleri ve şehir rehberleri gibi konulara yer verir.