ÖneÇıkanlar

Diyanet’ten 28 Kasım Cuma Hutbesi: Fedakârlığın Zirvesi ‘Îsar’ Kavramının Toplumsal Yansımaları

1764355025905

Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından 28 Kasım 2025 Cuma hutbesinin ana konusu “Fedakârlığın Zirvesi: Îsâr” olarak belirlendi. Her hafta yoğun katılımla idrak edilen Cuma namazı öncesinde cemaate sunulan bu hutbe, İslam dininin temel erdemlerinden biri olan îsâr kavramını detaylı bir şekilde ele alarak, bireysel ve toplumsal hayattaki yansımalarını vurguladı. Hutbe metninde, müminler arasında sevgi, kardeşlik ve yardımlaşma esaslarının güçlendirilmesi gerektiği ifade edildi.
Îsâr, Yüce Allah’ın rızasını gözeterek, kişinin kendi ihtiyaçlarından önce başkalarının ihtiyaçlarını karşılamaya gayret göstermesi olarak tanımlanmaktadır. Bu kavram, bencillik, cimrilik ve kıskançlık gibi olumsuz özelliklerden arınarak, şefkat, merhamet ve sabırla hareket etmeyi gerektirir. Hutbe, îsârın sadece maddi yardımlaşmayı değil, aynı zamanda aile içinde ebeveynlere, eşlere ve çocuklara karşı gönül hoşnutluğu sağlamayı, engelli bireylerin yaşamını kolaylaştırmak için empatiyle hareket etmeyi de içerdiğini belirtti. Göremeyenin gözü, konuşamayanın dili, işitemeyenin kulağı, yürüyemeyenin ayağı, tutamayanın eli olmanın îsârın temel tezahürleri arasında yer aldığına dikkat çekildi.
Toplumsal düzeyde îsâr, içinde yaşanılan toplumun ve tüm insanlığın iyiliğe ulaşması amacıyla maldan, zamandan ve rahatlıktan feragat etmeyi ifade eder. Komşulara, akrabalara ve dünyanın çeşitli yerlerindeki mazlumlara, özellikle Gazze’deki kardeşlere maddi ve manevi destek sağlamak, îsârın kapsamındaki sorumluluklardır. Ayrıca, din, vatan ve kutsal değerler uğruna canı feda etmenin de fedakârlığın en üst seviyesi olan îsârın bir parçası olduğu vurgulandı. Bu kapsamlı anlayış, bireyin sadece kendi çıkarlarını değil, geniş bir çevrenin refahını gözetmesini zorunlu kılmaktadır.
Peygamber Efendimiz (s.a.s.) ve güzide ashabının, îsârın en çarpıcı örneklerini sergilediği belirtildi. Hutbede, onların karşılaştıkları tüm güçlüklere rağmen, insanların gönüllerini İslam’a ısındırmak için büyük çaba gösterdikleri ve daima dua ettikleri hatırlatıldı. Kur’an-ı Kerim’den (Haşr Suresi, 59:9) “Onlar, yiyeceklerini yoksula, yetime ve esire seve seve ikram ederler. Ve şöyle derler: Biz size Allah için ikram ediyoruz; sizden ne bir karşılık ne de bir teşekkür bekliyoruz” ayeti, îsâr ahlakının somut bir tasviri olarak sunuldu. Bu ayet, karşılıksız verme ve sadece ilahi rızayı arama ilkesini pekiştirmektedir.
Hutbe, günümüzde îsâr ahlakından uzaklaşılan bazı toplumsal davranışlara da eleştirel bir perspektif sundu. Hadis-i şerifte yer alan “Kendiniz için istediğinizi mümin kardeşiniz için de istemedikçe gerçek anlamda iman etmiş olamazsınız” prensibi ışığında, basit görünen ancak îsâr ahlakıyla çözümlenebilecek meseleler dile getirildi. Örneğin, bir yandan ikram yarışına girenlerin trafikte yol vermemesi, ambulans ve itfaiye araçlarının geçişini engellemesi veya emniyet şeridini ihlal etmesi ciddi bir çelişki olarak değerlendirildi. Engelli vatandaşlara ayrılan park yerlerinin usulsüzce işgal edilmesi, îsâr prensibiyle bağdaşmayan, empati eksikliği gösteren davranışlar arasında sayıldı.
Benzer şekilde, çocuklarını uyuturken veya hastası varken evinde sessiz yürüyen kişilerin, televizyon veya müziğin sesini sonuna kadar açarak komşularını rahatsız etmesi de hutbede üzerinde durulan önemli bir konuydu. Bu durum, başkalarının huzuruna saygı göstermeme ve îsârın gerektirdiği toplumsal uyumdan sapma olarak yorumlandı. Ticaret hayatında ise, kendi ailesi için sağlıklı ve kaliteli ürün arayışında olanların, sattıkları malın kusurunu gizlemesi, son kullanma tarihi geçmiş ürünlerin etiketlerini değiştirmesi veya helal-haram hassasiyetini kaybetmesi, îsâr ahlakıyla tamamen çelişen acı bir tablo olarak tasvir edildi. Bu tür davranışlar, toplumsal güveni zedeleyici unsurlar olarak öne çıkarıldı.
Toplu taşıma araçlarında kendi konforunu öncelikli tutarak hasta, hamile ve yaşlı yolcuları göz ardı etme durumu da hutbede eleştirel bir biçimde yer buldu. Bu davranış, îsârın temelinde yatan başkalarını gözetme ilkesiyle örtüşmemekte, aksine bireysel çıkarı toplumsal refahın önüne koymaktadır. Hutbe, “İyilik ve takvâ hususunda yardımlaşın” (Maide Suresi, 5:2) ilahi çağrısına uyarak, ihtiyaç sahibi herkesin yardımına koşmanın ve hayatı birbirimiz için daha yaşanılır kılmanın îsârın temel gereği olduğunu vurguladı. Her yüreğe huzur ve mutluluk ulaştırmak, bir yetimin duasında ve bir garibin tebessümünde yer almanın önemi belirtildi. Hutbe, “Kul, kardeşinin yardımında olduğu sürece, Allah da onun yardımcısı olur” hadis-i şerifiyle sona erdi, böylece yardımlaşmanın ilahi destekle karşılık bulacağı mesajı pekiştirildi. Bu hutbe, modern çağın getirdiği bireyselleşme eğilimlerine karşı îsârın toplumsal birleştirici gücünü hatırlatan önemli bir uyarı niteliğindeydi.

Melis Erdem

Melis Erdem (33) — Bilim & Sağlık İçerik Üreticisi Melis Erdem, biyoloji eğitimi almış ve uzun süre sağlık teknolojileri firmalarında içerik yöneticiliği yapmış bir iletişim uzmanıdır. Popüler bilim, modern sağlık çözümleri ve sürdürülebilir yaşam üzerine yazılar kaleme alır. Bilgiyi sadeleştirip herkesin anlayabileceği bir dile dönüştürme konusundaki başarısıyla dikkat çeker.