Dijital Mecrada İfade Özgürlüğü Sınırları: İlker Canikligil Olayı
Dijital içerik dünyasının tanınan simalarından, yönetmen ve FLU TV’nin kurucusu İlker Canikligil hakkında verilen hapis cezası kararı, online platformlarda ifade özgürlüğünün sınırlarını yeniden tartışmaya açtı. Son günlerde açıklanan bu karar, sosyal medya kullanıcıları ve içerik üreticileri için önemli dersler barındırıyor.
Canikligil’in yargılanmasına neden olan süreç, mart ayındaki bir sosyal medya yayınında sarf ettiği sözlerle başladı. Burada bir taksi şoförüyle ilgili yaptığı yorumlar ve Star Wars serisindeki ‘execute order 66’ göndermesiyle tepki çekmişti. Ardından gelen bir başka paylaşımında ise ‘Siyasal İslam yok sayılmalı ve peyderpey yok edilmeli’ ifadeleri, hukuki sürecin tetiklenmesine yol açtı. Bu açıklamalar, ‘suç işlemeye alenen tahrik’ ve ‘halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik’ suçlamalarının temelini oluşturdu.
İstanbul Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma sonucunda Canikligil, 26 Mart’ta gözaltına alınarak tutuklandı. Yaklaşık bir buçuk ay sonra, 7 Mayıs’ta tahliye edilen yönetmen hakkındaki dava süreci devam etti. Mahkeme, Canikligil’e toplamda iki yıl iki ay (26 ay) hapis cezası verdi. Bu ceza, Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) şartıyla uygulandı. HAGB, sanığın beş yıl içinde benzer bir suç işlememesi halinde cezanın infazının ertelenmesi ve denetim altına alınması anlamına geliyor.
Kararı, X platformu üzerinden ’26 ay ceza aldım. HAGB verildi. Vatan sağolsun’ mesajıyla kamuoyuna duyuran Canikligil, hukuki süreçteki duruşunu korudu. Diken’e verdiği demeçte, davaya bir başka tweet’inin de eklendiğini ve 18 ay ile 8 ay olmak üzere iki ayrı ceza verildiğini belirtti. Bu detay, sosyal medya paylaşımlarının ne denli kapsamlı incelendiğini ve farklı ifadelerin ayrı ayrı değerlendirilerek hukuki sonuçlar doğurabileceğini gözler önüne serdi.
Yaşanan gelişmelerin ardından İlker Canikligil’e ait FLU TV’nin, tüm politik içeriklere son verme kararı alması dikkat çekti. Bu stratejik adım, sadece kişisel bir kararın değil, bir dijital medya platformunun yayın politikasını doğrudan etkileyen bir dönüm noktası oldu. Canikligil, tahliyesinden iki gün sonra kanalının ‘Habersizler’ isimli programında bu kararın gerekçesini ‘Kuyruğumuzu kaptırmış durumdayız’ sözleriyle açıkladı.
Canikligil’in ‘Satranç oynuyorsunuz ama karşı taraf kuralları sürekli tekrar yazıyor. Suç tanımları o kadar gri ki…’ şeklindeki yorumları, dijital platformlardaki hukuki belirsizliklere işaret ediyor. Bu ifadeler, ifade özgürlüğünün sınırlarının net olmadığı bir ortamda içerik üreticilerinin kendilerini ne denli savunmasız hissedebileceğinin altını çiziyor. ‘Direnmemizi bekleyenler vardır ama kusura bakmayın kazanamayacağın bir oyuna oturmanın çok şeyi yok’ sözleri, mevcut koşullarda bir nevi stratejik geri çekilme olarak yorumlanabilir.
İlker Canikligil davası, Türkiye’deki dijital medya ekosistemi ve ifade özgürlüğü tartışmaları için önemli bir emsal teşkil ediyor. Sosyal medya paylaşımlarının bireylerin kariyerleri ve özgürlükleri üzerindeki potansiyel etkisini gözler önüne seriyor. Bu olay, içerik üreticilerinin ve gazetecilerin, özellikle hassas konularda konuşurken ne kadar dikkatli olmaları gerektiğini hatırlatan acı bir ders sunuyor. Dijital dünyada sözlerin gücünü ve getirebileceği yasal sonuçları göz ardı etmemek gerektiği mesajını güçlü bir şekilde iletiyor.
Bu dava, teknoloji ve hukuk arasındaki karmaşık ilişkiyi ve dijital çağda ifade özgürlüğünün kırılganlığını bir kez daha ortaya koydu. Her an tetikte olmayı gerektiren bu hassas denge, içerik üreticilerini daha dikkatli olmaya ve platformların sorumluluklarını sorgulamaya itiyor. İnternetin sınırsız bir alan gibi görünse de, yasal ve toplumsal sınırlamaların her zaman var olduğunu hatırlatan önemli bir gelişme olarak kaydedildi.
İlgili
Nisa Kılıç (27) — Kültür & Toplum Araştırmacısı Nisa Kılıç, sosyoloji eğitiminin ardından çeşitli kültürel projelerde araştırmacı olarak görev almış bir yazar. Toplumsal dönüşümler, şehir yaşamı, modern birey davranışları ve dijital kültür üzerine yoğunlaşır. Blogunda hem analitik hem de insani bakış açısıyla yazılmış incelemeler ve gözlemler paylaşır.


