Teknoloji Dünyasında Kriz: YouTube’dan Küresel Kesintilere, Neler Oluyor?
Bugünlerde dijital dünyanın nabzı oldukça hızlı atıyor ve maalesef bu hız, beraberinde bazı aksaklıkları da getiriyor. Özellikle son haftalarda yaşanan internet kesintileri, hepimizi “Acaba internet mi çöktü?” sorusuyla baş başa bıraktı. En son 22 Kasım 2025 tarihinde, milyonların video izleme adresi YouTube’da kullanıcılar erişim sorunları yaşadı. Uygulamaya girişte ve akışları yenilerken karşılaşılan zorluklar, özellikle Türkiye’den Downdetector platformuna yansıyan hata raporlarıyla kendini gösterdi. YouTube’un tamamen “çöktüğü” söylenemese de, bu tarz anlık ve bölgesel kesintiler, dijital rutinlerimizi nasıl da etkilediğini bir kez daha gözler önüne serdi. Peki, bu tür tekil aksaklıklar, daha büyük bir resmin parçası olabilir mi?
Geçtiğimiz günlerde, 13 Kasım 2025’te ise çok daha geniş çaplı bir olay yaşandı. Amazon’dan Google’a, Snapchat’ten Fortnite’a kadar sayısız popüler uygulama ve web sitesi küresel bir internet kesintisinden nasibini aldı. Bu durum, günlük işleyişi derinden etkileyecek ve dünya genelinde büyük yankı uyandıracak nitelikteydi. Sorunların büyük bir kısmının, internet altyapısının temel taşlarından biri olan Amazon Web Services (AWS) ile bağlantılı olduğu düşünülüyordu. AWS, sunuculara, veritabanlarına ve depolamaya erişim sağlayarak şirketlerin kendi altyapılarını kurmak zorunda kalmadan hizmet vermesine olanak tanıyan, bulut tabanlı bir platformdur. Bu devasa yapıdaki bir aksaklık, domino etkisi yaratarak pek çok farklı servisi felç edebiliyor.
AWS kaynaklı bu kesintinin temelinde, US-EAST-1 Bölgesi’ndeki veri depolama hizmeti DynamoDB’ye yapılan isteklerde “önemli hata oranları”nın tespit edilmesi yatıyordu. ABD’nin kuzey Virginia eyaletinde bulunan bu bölge, veri merkezlerinin küresel başkenti olarak kabul ediliyor ve internetin büyük bir kısmına hizmet veriyor. Dolayısıyla buradaki bir problem, sadece yerel değil, küresel ölçekte pek çok bağlantıyı ve hizmeti doğrudan etkileme potansiyeli taşıyor. AWS, durumu hızla fark ederek artan hata oranlarını ve gecikmeleri kabul etti, mühendislerinin sorunu hafifletmek ve kök nedenini anlamak için aktif olarak çalıştığını duyurdu. Ancak bu süreçte müşteriler, destek taleplerini oluşturmakta veya güncellemekte dahi zorluk yaşadı.
Kesintiden etkilenen hizmetler listesi oldukça uzundu ve dijital yaşamımızın neredeyse her alanına yayıldı. Çevrim içi oyun platformları (Roblox, Fortnite, Clash Royale, Clash of Clans, Wordle), mobil servis sağlayıcılar, mesajlaşma uygulamaları (Slack, Signal), sosyal medya (Snapchat, Tinder), finansal platformlar (Coinbase), e-ticaret devleri (Amazon), akıllı ev cihazları (Ring), sağlık ve fitness uygulamaları (Life360, MyFitnessPal), iş yazılımları (Xero, Canva), hatta İngiltere’nin vergi kurumu HMRC ve Fransız telekom şirketleri SFR ile Free gibi çok çeşitli kurumlar bu durumdan etkilendi. Bu geniş kapsam, modern dünyanın bulut hizmetlerine ne denli bağımlı olduğunun somut bir kanıtı niteliğindeydi. Coinbase gibi kripto para borsaları dahi “tüm fonların güvende olduğunu” açıklamak zorunda kaldı, bu da finansal piyasalar üzerindeki endişenin boyutunu gösterdi.
Yaşanan bu kesintiler, internet altyapısının karmaşıklığını ve merkezi sistemlere olan bağımlılığın getirdiği riskleri bir kez daha gözler önüne seriyor. Tek bir noktadaki bir arıza, küresel çapta milyarlarca kullanıcıyı ve yüz binlerce şirketi aynı anda etkileyebiliyor. Bu durum, şirketlerin ve altyapı sağlayıcılarının daha esnek, dayanıklı ve dağıtık sistemler geliştirme zorunluluğunu artırıyor. Dijitalleşen dünyada, internet erişiminin sürekliliği sadece bir konfor meselesi olmaktan çıkıp, ekonomiden sosyal hayata kadar her alanın temel bir ihtiyacı haline gelmiş durumda. Kullanıcılar için ise bu kesintiler, anlık bilgiye erişimden işlerini yürütmeye, eğlenceden sosyal etkileşimlere kadar her şeyi durma noktasına getirerek ciddi bir mağduriyet yaratabiliyor. Özellikle uzaktan çalışma ve online eğitim gibi modellerin yaygınlaşmasıyla, bu tür aksaklıkların bireysel ve toplumsal etkileri katlanarak büyüyor.
Gelecekte bu tür olayların önüne geçmek veya etkilerini en aza indirmek için yapılan yatırımlar ve geliştirilen çözümler, dijital çağın en kritik mücadelelerinden biri olmaya devam edecek. Altyapı sağlayıcılarının kriz anı yönetimindeki şeffaflığı ve hızı, kullanıcı güvenini sürdürmek adına hayati önem taşıyor. Öte yandan, bulut teknolojilerine olan bağımlılık arttıkça, yedeklilik ve coğrafi çeşitlilik gibi kavramlar daha da önem kazanıyor. Daha sağlam ve hataya karşı dirençli ağlar kurmak, dijital geleceğimizin güvencesi olacak. Kullanıcılar olarak bizler de bu kesintilerin arkasındaki teknolojik gerçekleri daha iyi anlayarak, dijital dünyaya karşı farkındalığımızı artırmalı ve alternatif erişim stratejileri konusunda bilgi sahibi olmalıyız.
İlgili
Zeynep Öztürk (30) — Seyahat & Yaşam Tarzı Bloggerı Zeynep Öztürk, farklı kültürleri keşfetmeyi seven profesyonel bir seyahat içerik üreticisidir. Kariyerine turizm sektöründe başlamış, sonrasında tam zamanlı dijital gezgin olarak devam etmiştir. Blogunda seyahat rotaları, bütçe planlama önerileri, gastronomi keşifleri ve şehir rehberleri gibi konulara yer verir.


