Küresel piyasalar, Amerika Merkez Bankası’nın (Fed) son toplantı tutanaklarıyla şekilleniyor. Altın, iki günlük yükselişinin ardından belirli bir dengeye ulaşsa da, yatırımcılar önümüzdeki döneme dair belirsizliklerle karşı karşıya. Finans dünyasının gözü, Fed’in faiz politikalarının değerli metal fiyatları üzerindeki potansiyel etkisine odaklanmış durumda. Bu dinamik süreç, altının gelecekteki seyrini belirleyecek önemli ipuçları sunuyor.

Fed’in faiz indirimine gitme olasılığının zayıflaması, altın piyasalarında doğrudan bir etki yarattı. Faiz oranları düştüğünde, genellikle faiz getirisi olmayan altın gibi varlıklar daha cazip hale gelir. Ancak Fed’in tutanakları, birçok yetkilinin 2025 boyunca faizleri mevcut seviyelerde tutma eğiliminde olduğunu gösteriyor. Bu durum, altının cazibesini azaltarak fiyatlar üzerinde bir baskı oluşturuyor. Yatırımcılar, yüksek faiz ortamında alternatif getiri sağlayan araçlara yönelebilirler. Bu senaryo, küresel ekonomideki likidite beklentilerini de yeniden şekillendiriyor.

Sadece faiz oranları değil, Amerikan dolarının değer kazanması da altının kaderini etkileyen bir diğer önemli faktördür. Çarşamba günü dolar endeksi, Eylül sonundan bu yana en güçlü yükselişini kaydederek uluslararası piyasalarda güçlü bir konum sergiledi. Doların değerlenmesi, diğer para birimleri cinsinden altın almak isteyen yabancı alıcılar için maliyeti artırır. Bu durum, altın talebini doğal olarak düşürerek fiyatların daha da baskılanmasına yol açabilir. Güçlü dolar, emtia piyasalarında geleneksel olarak ters bir korelasyon gösterir, yani dolar yükseldikçe altın genellikle düşüş eğilimi gösterir.

Tüm bu baskılara rağmen, altın bu yıl şaşırtıcı bir performans sergiledi. Yüzde 50’den fazla değer kazanarak Ekim ayında rekor seviyelere ulaştıktan sonra hafif bir geri çekilme yaşandı. Bu dikkat çekici yükselişin arkasında birkaç temel dinamik bulunuyor. Fed’in yıl içindeki iki faiz indirimi, düşük faiz ortamını destekleyerek altına olan ilgiyi artırdı. Ayrıca, merkez bankalarının stratejik olarak yüksek miktarlarda altın alımları, küresel rezerv çeşitlendirme çabasının bir parçası olarak fiyatları destekledi. Altın destekli borsa yatırım fonlarına (ETF) yapılan güçlü girişler de bireysel ve kurumsal yatırımcıların altına olan güvenini pekiştirdi. Bu faktörler, altının güvenli liman niteliğini güçlendirdi.

Piyasalardaki güncel duruma bakıldığında, Singapur’da ons altın, 4.074,68 dolar seviyesinde yatay bir seyir izlerken, Bloomberg Dolar Spot Endeksi de Çarşamba günkü yükselişin ardından sabit kaldı. Bu istikrarlı görünüm, piyasalarda yeni bir katalizör bekleniyor olabileceğini düşündürüyor. Gram altın ise 5 bin 541 liradan işlem görüyor. Sadece altın değil, gümüş de 51 doların üzerinde dalgalı bir performans sergiliyor. Platin ve paladyum gibi diğer kıymetli metaller de küçük çaplı yükselişler kaydederek genel emtia piyasasında bir hareketlilik sinyali veriyor.

Fed’in Ekim ayı istihdam raporunu yayınlamayacak olması, yetkililerin yıl sonu toplantısı öncesinde önemli bir veri setinden mahrum kalacağı anlamına geliyor. Bu durum, gelecekteki para politikası kararları üzerinde belirsizlik yaratabilir. Yatırımcılar, Fed’in enflasyonla mücadele ve ekonomik büyümeyi dengeleme çabalarını yakından izleyecek. Altın piyasası, küresel ekonomik göstergeler, jeopolitik gelişmeler ve merkez bankası politikaları arasındaki karmaşık etkileşimlerin bir yansıması olmaya devam edecek. Faiz beklentilerindeki en ufak değişiklik bile, değerli metallerin fiyatları üzerinde ani ve önemli dalgalanmalara neden olabilir. Bu nedenle, önümüzdeki dönemde piyasaların veri odaklı bir şekilde hareket edeceği öngörülüyor.

Özetle, altın piyasaları Fed’in faiz politikalarının ve doların gücünün belirleyici etkisi altında. Geçmişteki güçlü yükselişine rağmen, mevcut koşullar altının cazibesini geçici olarak baskılıyor. Yatırımcıların ve piyasa aktörlerinin gözü, Fed’in gelecekteki kararlarında ve küresel ekonomik verilerde olmaya devam edecek. Bu sürekli değişen dinamikler, finansal piyasalardaki değerli metallerin geleceğini şekillendirecek.