ÖneÇıkanlar

İstanbul’da Konut Krizine Yeni Soluk: Devlet Ev Sahibi Oluyor!

Post 2729 691e46cc5d50e 00001

İstanbul’un hızla artan nüfusu ve şehirleşme dinamikleri, son yıllarda konut piyasasında ciddi zorlukları beraberinde getirdi. Özellikle fahiş kira artışları, milyonlarca vatandaşı temel barınma hakkına erişim konusunda çaresiz bıraktı. Bu kritik durum karşısında, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın koordinasyonunda tarihi bir adım atılıyor; İstanbul’da yepyeni bir sosyal kiralık konut modeli uygulamaya konuluyor. Bu yaklaşım, sadece mevcut krizi hafifletmekle kalmayıp, aynı zamanda konut politikalarına dair kalıcı bir dönüşümün de sinyallerini veriyor.

Bakan Murat Kurum tarafından detayları paylaşılan “Yüzyılın Konut Projesi”, Türkiye genelinde 81 ilde 500 bin konut inşa etme vizyonunu taşıyor. TOKİ eliyle gerçekleştirilecek bu devasa girişim, afet riskine karşı daha güvenli bir yapı stoku oluşturma ve vatandaşların uygun maliyetlerle ev sahibi olmalarını sağlama gibi iki temel stratejik hedefi güdüyor. Proje, ülkenin dört bir yanındaki barınma ihtiyacına sistemli bir çözüm getirme amacı taşıyor.

Ancak projenin en dikkat çekici yeniliklerinden biri, özellikle İstanbul’a odaklanmış kiralık sosyal konut uygulaması olarak öne çıkıyor. Bu, TOKİ’nin tarihinde bir ilk olma özelliği taşıyor ve doğrudan şehirdeki kira sorununa müdahale etmeyi amaçlıyor. Belirlenen 15 bin adet kiralık konut, başkentin karmaşık emlak piyasasında dengeleyici bir güç olmayı hedefliyor. Devletin doğrudan ev sahibi rolünü üstlenmesi, bu modelin devrimci yanını oluşturuyor.

Söz konusu kiralık konutlar, piyasa rayiç bedellerinin belirgin şekilde altında bir fiyatla kiralanacak. Bu uygulamanın hayata geçirilmesinde, belirlenen sosyal ve ekonomik kriterlere uyan vatandaşların öncelikli olarak yararlanması planlanıyor. Konutların tahsisinde şeffaf bir kura yöntemi benimsenecek, böylece adil bir dağıtım mekanizması oluşturulacak. Bu sayede, gerçekten ihtiyacı olan kesimlerin barınma sorununa çözüm bulunması amaçlanıyor.

İstanbul gibi metropollerdeki kira fiyatları, son dönemde yaşam maliyetlerini artırarak vatandaşların bütçesini zorlamaktaydı. Yeni kiralık sosyal konut modeli, bu fahiş artışlara bir fren işlevi görmeyi hedefliyor. Piyasa altı fiyatlarla sunulacak bu konutlar, genel kira seviyeleri üzerinde aşağı yönlü bir baskı yaratma potansiyeli taşıyor. Böylece, sadece projeden yararlananlar değil, tüm kira piyasası üzerinde olumlu bir etki bekleniyor.

Kiralık sosyal konutların yönetimi ve işletilmesi sürecinde TOKİ, kapsamlı bir rol üstlenecek. Konutlar, üç yıl süreli kontratlarla kiraya verilecek olup, bu süre zarfında bakım, denetim ve operasyonel tüm süreçler TOKİ tarafından titizlikle yürütülecek. Bu merkezi yönetim, konutların kalitesinin ve yaşanabilirliğinin sürdürülebilirliğini garanti altına alırken, kiracıların da güvenli bir yaşam alanı bulmasını temin edecek. Devlet güvencesi, bu projenin önemli bir dayanağını oluşturuyor.

Diğer yandan, 500 bin konutluk büyük projenin genel başvuru süreci 19 Aralık’ta sona erecek. Hak sahibi belirleme kurası çekimlerinin ne zaman yapılacağına dair takvim ise önümüzdeki günlerde açıklanacak. Bu kuranın sonuçları, Türkiye’nin dört bir yanında binlerce ailenin ev sahibi olma hayalini gerçeğe dönüştürecek. Hem kiralık hem de sahiplik odaklı bu projeler, ülkenin konut politikalarında bütüncül bir yaklaşımla hareket ettiğini gösteriyor.

Bu büyük ölçekli devlet müdahalesi, yalnızca barınma sorununa pratik bir çözüm sunmaktan öteye geçiyor. Aynı zamanda sosyal devlet anlayışının güçlendirilmesi, piyasa dinamiklerine dengeli bir müdahale ve kentleşme politikalarında yeni bir sayfa açılması anlamına geliyor. Gelecekte benzer modellerin diğer büyük şehirlerde de uygulanma potansiyeli, bu projenin uzun vadeli etkisini artırabilir. Şeffaf yönetim ve adil dağıtım prensipleriyle hayata geçirilecek bu adımlar, Türkiye’nin sosyal refah seviyesini yükseltme gayretinin önemli bir parçasıdır.

Sonuç olarak, İstanbul’da başlayan bu yeni kiralık sosyal konut modeli, sadece bir konut projesi olmanın ötesinde, şehirleşme ve sosyal politika alanında cesur bir vizyonu temsil ediyor. Devletin, vatandaşlarının temel ihtiyaçlarına yönelik doğrudan ve etkin müdahalesi, hem mevcut sorunlara acil bir yanıt veriyor hem de gelecekteki olası krizlere karşı kalıcı mekanizmalar oluşturuyor. Bu hamle, birçok ailenin hayatında olumlu bir dönüm noktası yaratma potansiyeli taşırken, konut piyasasının daha adil ve erişilebilir hale gelmesine önemli katkılar sunmayı hedefliyor. Sosyal konut alanındaki bu yenilikçi adımlar, kamu ve toplum arasındaki bağı güçlendiren somut bir örnek teşkil etmektedir.

Ayla Sezen

Ayla Sezen (32) — Eğitim & Kişisel Gelişim Yazarı Ayla Sezen, eğitim teknolojileri ve öğrenme psikolojisi alanlarında çalışmalar yapan bir içerik uzmanıdır. Kariyeri boyunca farklı yaş gruplarına yönelik eğitim projelerinde görev almış, dijital öğrenme sistemleri üzerine araştırmalar yürütmüştür. Blogunda verimli çalışma teknikleri, öğrenme metodları ve kişisel gelişim konularını işler.