Müzikal “7 Kocalı Hürmüz” ile ilgili yeni bir kriz ortaya çıktı. Müjdat Gezen’in yönettiği bu projenin 10. yıl dönümünde sahne krizi yaşandı. Ana kadro arasında Çağla Şıkel, Sarp Bozkurt, Şeyla Halis ve Mine Koşan yer alırken, konuk sanatçı olarak görev yapan Koşan, sahnenin kaside sahnesine geçişinde sorun yaşadı. Olaylar, kulis adabına uyum sağlayamama iddialarıyla eş zamanlı olarak gündeme geldi. Mine Koşan, sahneye işaret verilmediği için “zamanında sahneye girmedi” diyerek serzenişte bulundu. Bu durum, yapımcılara karşı şikayetlerin doğrudan nedeni haline geldi.

İddialara göre Koşan, kulis ortamında asistanlara, yapım personellerine ve yapımcılara yönelik hakaretler yaptı. Bu davranışlar, kulis kurallarına aykırı bir şekilde gerçekleştiği yönünde eleştirilerek, yapımcılar tarafından bu konuyu dikkate almak zorunda kalmıştı. Onurcan Taş, proje yöneticisi olarak yaptığı açıklamada, “karşılıklı olarak siz bize, biz de size uyum sağlayamadık” diyerek kulis adabına uyumun eksik olduğunu belirtti. Aynı zamanda, Koşan’ın kulis ortamında kendisini kırmadan ayrılmasının bir gerekliliği olduğunu ifade etti. Taş, “Tiyatro başka bir şey, konser başka” dediğinde, sanatçı ve yapımcılar arasındaki sınırların net bir şekilde belirlendiğini gösterdi.

Müjdat Gezen, sözleşmenin kendisine ait olduğunu ve “sözleşme benim sözümdür” dediğini belirtti. Yapımcılar, Koşan’ın işe başlamadan önce bir sözleşme ile birlikte alacağı ücreti değil, projeye katılmak için bir temel anlaşmanın olmaması nedeniyle işi bittiğini açıkladı. Gezen, Koşan’ın rolüne dair “sen olmazsan, ben olmam. Kasideyi dinledik ağladık. Kesinlikle sen olmalısın bu projede” dediğini anlatırken, bu ifadeyi yapımcılar tarafından sadece bir motivasyon olarak değil, bir sorumluluk olarak değerlendirdi. Ancak Koşan, bu sözü de bir önceden yapılan anlaşmanın dışında kalmış olduğunu iddia etti.

Mine Koşan’ın kardeşi ve menajeri Ayda Koşan, olayların nasıl geçtiğini detaylı şekilde açıkladı. İki sahne için bir ücret almadıklarını, yapımcılar tarafından belirtilen bir program dışı bir şekilde çıkarıldıklarını ifade etti. Ayda Koşan, “Bizi yönlendiren çocuk, sahne işaretini duymadığı için kapımızı geç çaldı” dedi. Bu durumda, Koşan’ın “geç geldi” denmesiyle birlikte, buna rağmen işten çıkartıldığını belirtti. “Bizi müzikalden böyle çıkarmaları çirkin bir davranış” dedi. Bu açıklamada, sanatçıların işten çıkarılmasının sadece bir teknik hata değil, kültürel bir ihlal olarak değerlendirildiğini ortaya koydu.

Yapımcılar, Koşan’ın kulis ortamında yaşanan davranışların sadece onun kişisel yapısıyla değil, proje kültürünün bir parçası olduğunu ifade etti. Taş, “Asistan, yapım personelleri ve hatta yapımcıya hakaret etti” diyerek, kulis ortamında karşılaşılan gerilimi daha net bir şekilde yansıttı. Bu tür davranışlar, özellikle sanatçıların kulisdeki temsilciliği açısından ciddi bir sorun olarak görülüyor. Tiyatro ve konser ortamları farklı yapılar taşıyor. Bu nedenle, biri kulisde biri sahneye geçtiğinde, bu dönüşümde bir uyum sağlanmalıdır.

Müzikal, 2 prömiyerle başladı. Bir prömiyer aile yakınlarına, diğerinin ise normal prömiyer olduğu belirtilirken, her ikisinden de para almadığı açıklandı. Yapımcılar, “Bizi taşıyamadılar” dediğinde, sanatçıların rolüne dair bir değerlendirme yapmaya başladığını gösterdi. 6 dakikalık bir rolün sonunda, Koşan’ın işin devam etmemesiyle ilgili bir karar alındığını ifade ettiler. Bu durum, sanatçıların kulisdeki görevleriyle ilişkilerinin nasıl yönetildiğini gösteriyor.

Sonuç olarak, 7 Kocalı Hürmüz müzikali, sadece bir sanat eseri değil, aynı zamanda kulis adabının, iş birliğinin ve temsilciliğin nasıl uygulanacağı konusunda bir ders olabilir. Sanatçılar ve yapımcılar arasında uyum, sadece bir teknik süreç değil, kültürel bir zenginlik gerektiriyor. Bu olay, kulis ortamında dikkat edilmesi gereken kuralların ne kadar önemli olduğunu hatırlatıyor. Her biri, birbirine karşı bir sorumluluk taşıyor. Bu sorumluluk, sahnenin dışındaki ortamlarda da geçerli olmalıdır.