Diyanet İşleri Başkanlığı’na Geniş Yetkiler Getiren Yeni Kanun Yürürlüğe Girdi
Türkiye’de son günlerde tartışmaların odağında yer alan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yetkilerini genişleten yeni kanun, Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Bu kanun, Diyanet’e okullar, öğrenci yurtları ve hastanelerde manevi danışmanlık ve dini faaliyet yürütme yetkisi tanırken, “sakıncalı” bulunan Kur’an-ı Kerim meallerinin toplatılması ve imha edilmesine de olanak sağlıyor. Ancak, bu yeni düzenlemeler kamuoyunda çeşitli tepkilere yol açtı.
Toplumsal Etkiler ve Kamuoyu Tepkileri
Yeni kanun, Din İşleri Yüksek Kurulu’na resmi kurumlarca incelenmesi istenen dini yayınları ve Kur’an-ı Kerim meallerini değerlendirme yetkisi veriyor. Kurul, “İslam dininin temel nitelikleri açısından sakıncalı” olarak gördüğü yayınların basım ve yayımını durdurabilir, dağıtılmış olanların toplatılmasına ve imha edilmesine karar verebilir. İnternet ortamında bulunan “sakıncalı” içerikler için ise yargıya başvurulacak.
Bu düzenlemeler, ifade özgürlüğü ve dini özgürlükler açısından tartışmalara neden oldu. Eleştirmenler, bu tür geniş yetkilerin sansüre yol açabileceğini ve dini yayınların özgürce paylaşılmasının önünde engel oluşturabileceğini savunuyor. Destekleyenler ise, bu adımların dini yayınlar arasında yanlış bilgiler içeren veya İslam’ın temel niteliklerine aykırı olanların ayıklanması için gerekli olduğunu belirtiyor.
Genel Bir Değerlendirme
Diyanet İşleri Başkanlığı’na geniş yetkiler tanıyan bu kanun, Türkiye’de dini yayınların denetimi konusunda yeni bir dönemin başlangıcı olarak değerlendirilebilir. Ancak, bu tür düzenlemelerin uygulanmasında dikkatli olunması ve ifade özgürlüğü ile dini özgürlüklerin korunması kritik önem taşıyor. Toplumun farklı kesimlerinden gelen tepkiler, kanunun uygulama sürecinde daha şeffaf ve katılımcı bir yaklaşım benimsenmesi gerektiğini ortaya koyuyor.